12 Ekim 2011 Çarşamba

CHP NEREYE KOŞUYOR, KOŞTURULUYOR? / Bedri Baykam / 11 Ekim 2011 tarihli Cumhuriyet makalesi..

Türkiye’nin son dokuz yılının özeti şu: Sanki hasta cinsiyet değiştirme amacıyla habersiz masaya yatırılmış, üzerinde 1001 işlem yapılıyor. Masadan kalkma vakti yaklaştıkça, artık yeni hayatında cinssiz bir “ucube” olarak yaşayacağı netleşmeye başlamış. Organları, beyin hücrelerinin büyük kısmı değiştirilmiş, bir kısmı toptan silinmiş… Şimdi sıra eline yeni kimlik tutuşturmaya gelmiş. Bu operasyonun adı “Anayasa”… Yaratılan yeni ülke ve onun yeni vatandaşına büyük plana uygun elle tutulur kulp bulmak!
Sözde gerçeklere dönersek, bu Parlamento yeni Anayasa yazamaz, çünkü ortada Kurucu Meclis yok. Sadece Atatürk Cumhuriyeti’ni “demokrasi” sözcüğü ile çarpıtarak silip, yerine eski İmparatorluğu geçirmek isteyen malum kesim var. Galiba Sn. Kılıçdaroğlu henüz anlamadı: AKP’nin hedefleri arasında “Demokrasi” yok! “Anti-laik faaliyetlerin odağı olan ve ucubeler ucubesi 12 Eylül referandum sürecini bu topluma dayatmış bir Parti, şimdi Türkiye’ye muhteşem bir demokratik yapı mı getirecek? Bu masala inanılır mı? CHP bunun farkına varsa, nereye sürükleneceği belli olmayan bir “Uzlaşma Komisyonu”’na balıklama atlamaz! AKP’nin hedefi, yeni Anayasa ile, ameliyat masasındaki işlemlere yasal çıkış uydurmak! Mesela başta o “değişmesi teklif dahi edilemeyecek ilk 4 madde”yi temelinden uçurmak! Yoksa var olan Anayasa ve ülke ruhuna göre bu ameliyatın her noktası hesap sorulmasını gerektiriyor. Bu kimlik şimdi değiştirilirse, bundan güç alarak bir adım sonra, “manzara buralarda çok güzel, başkenti Istanbul’a taşıyalım” veya “bu İstiklal Marşı’nda prozodi sorunu var, değiştirelim” diye yaratıcı (!) fikirler radikal entel dünyada öne sürülebilecek.
AKP sürekli olarak aynı telden çalıyor: “İdeolojisiz bir Anayasa”. Çünkü onlara göre Atatürk Cumhuriyeti’nin temel maddeleri, rahatsız oldukları bir “ideoloji”… İşin ilginç tarafı, Kılıçdaroğlu da AKP’nin harmanladığı ortama “CHP’nin bir ideolojisi yok” diyerek dolaylı olarak farkında olmadan destek verdi. CHP Başkanı bunu “CHP’ye kitleleri sürüklemek için bir ideoloji lazım” anlamında kullanıyor. Yani bir süredir izlediğimiz bir durumu teyid ediyor: “Yeni CHP” adıyla oldu bittiye getirilen Parti, her gün Atatürkçülük, laiklik, çağdaş yaşam kavramlarından uzaklaşıyor. “Efendim AKP’nin silahlarını ellerinden almak lazım” sivri fikrine uyum tavrıyla, Parti artık ne haksız saldırılara uğrayan TSK’ya, ne Beyoğlu’ndan kaldırılan masalara, müzisyenlere, ne yıkılan heykellere, ne şiddet gören sanatçılara el uzatıyor. Bunlar yalnız bazı örnekler. CHP yönetimi“Aman içkici görünmeyelim, putsever gözükmeyelim, ulusalcılığa fazla sahip çıkmayalım, cinselliği savunuyor görünmeyelim” diye diye artık iktidar partisi seçmenlerine göz kırpıyor: “Bakın, biz de yobazlığa demokrasi demeyi başarırız, biz de kafirleri savunmayız, üstüne de maaş dağıtırız!”
CHP önce Cumhuriyet tarihini ardından kendi tarihinin köşe taşlarını AKP’nin istediği şekilde revize etti ve 2. Cumhuriyetçi takımı da mest ederek tarihiyle bağlarını koparıp kendini “mahçup suçlu” rolüne soktu. Tüm liberal, hatta “ılımlı Islamcı” eleştirileri dinsiz veya anti-demokrat görünmemek için kabullenen CHP, bizlere değil, Nazlı Ilıcak, veya Mahmut Övür gibi yazarlara yaranma peşinde. İkaz da hep o kesimden geliyor:“Hala ulusalcılıkla bağlarını tam koparamadılar”.
Sn Kılıçdaroğlu’na sormak lazım: “Yeni CHP” gibi kabul edilemez özürlü bir deyimi dolaşıma sokmadan önce kime danıştı: Kurultay’ı topladı da bizim mi haberimiz olmadı? Referandum mu yaptı? Sn Başkan, derhal bu tanımlamadan vazgeçmeli ve Parti yönetiminin kafasını karıştırmamalı. Abant’ta bu dayatmalara direnen CHP’li vekiller haklıdırlar. Ne kendisinin, ne MKYK’nın böyle bir yetkisi var. Atatürkçülük ise, doğal olarak bu Partinin ideolojisi. Sosyal demokrasiyle ve onun sonuçlarıyla örtüşen bir evrensel siyasa. Sn Perinçek’in de ikaz ettiği gibi, “Karşı devrim içinde yerini arayacağına” veya kurultayları erteleyeceğine, derhal başka bahanelere sığınmadan Parti yeni bir demokratik tüzüğe kavuşturulmalı, seçimlerin yaklaşması beklenip ardından “şimdi bu demokratik arayışların sırası değil” gibi cümlelerin arkasına sığınılmamalı. Kamuoyu, hafızasını yitirmiş, gerçek Atatürkçü kimliğinden utanan bir CHP değil, ülkeye reva görülen işkenceyi durduracak ve siyasete geniş mercekten bakan, emperyalizmin tuzaklarına düşmeyen bir Parti istiyor!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder